- Not: Ders anlatımı epey karmaşık ilerlediği için kategorizasyonda sorunlar olabilir. Derste anlatılanlar, paylaşılan notlar, geçmiş dersler ve kavram tanımlamalarında finans ile ilintili web kaynaklarına bakarak bu notlar oluşturulmuştur. Dolayısıyla ders anlatımından daha fazla notlar barındıracaktır, ancak derste anlatılanları içermesine, onlarla bağlantılı olmasına önem verildi daha ziyade.
1.1. Terminoloji ve Geçmiş Derslerden Hatırlatıcılar
- Fon: Belirli bir işi yürütmek için gerektiğinde harcanmak üzere elde bulundurulan para.
- Fransızca fond sözcüğünden alıntıdır ki “zemin, dip, arka plan” anlamına gelir. fond ise Latince fundus sözcüğünden evrilmiştir ki, bu sözcük ilk anlam olarak dip, yer, toprak; 2. anlam olaraksa çiftlik, gelir getiren mülk’tür.
- Finans: Aysel Göndoğdu’nun Herkese Göre Finans adlı kitabında finans “Bir bireyin ya da işletmenin fon kaynağı bulması, bulduğu kaynağı verimli bir şekilde kullanması ve bunun için araştırma yapması” olarak tanımlanır.
- Finansman: Bir girişimin gerçekleşmesi, bir kuruluşun gelişip işleyebilmesi için gerekli mâlî imkânları sağlama.
- Finansal Yönetim: Firmanın ihtiyaç duyduğu fonları temin edip bunları firma değerini maksimize edecek yatırımlara yönlendirme faaliyetlerinin tümüdür.
- Hisse Senedi: Anonim şirketin sermayesinin esas sözleşme ile belirlenmiş eşit parçalarından birine sahip olduğunu kanıtlayan kıymetli bir kâğıttır. Basitçe ortaklık tapusudur. Üç temel hak verir:
- Söz Hakkı: Şirketin genel kuruluna katılıp oy kullanma hakkı.
- Kârdan Pay Alma Hakkı): Şirket kâr elde ettiğinde, o kârdan kendi payına düşeni (temettü) alma hakkı.
- Devir Hakkı: Hisse senedini başkasına satma hakkı (borsada yapılan alım-satım işleri).
- Anonim şirketler bu hisse senetlerini satarak (ihraç ederek) para toplar (finansman sağlar).
Bilanço Mantığı: Kaynaklar ve Varlıklar
Bir işletmenin finansal yapısı Bilanço ile özetlenir. Bilançonun iki temel tarafı vardır:
- Pasif Taraf (Kaynaklar): İşletmenin fonları nereden bulduğunu gösterir. (Öz Kaynaklar ve Yabancı Kaynaklar).
- Aktif Taraf (Varlıklar): İşletmenin bu fonları nereye yatırdığını, yani nelere sahip olduğunu gösterir. (Dönen ve Duran Varlıklar).
AKTİF (Varlıklar) = PASİF (Kaynaklar)
------------------------------------------------------
1. DÖNEN VARLIKLAR | 3. KISA VADELİ YABANCI KAY.
- Kasa | - Satıcılar
- Bankalar | - Banka Kredileri
- Alacaklar | - Vergi Borçları
- Stoklar |
| 4. UZUN VADELİ YABANCI KAY.
2. DURAN VARLIKLAR | - Banka Kredileri
- Binalar | - Çıkarılmış Tahviller
- Makineler |
- Demirbaşlar | 5. ÖZ KAYNAKLAR
- Mali Duran Var. | - Sermaye
| - Yedekler
| - Kârlar
------------------------------------------------------
AKTİF TOPLAMI = PASİF TOPLAMISermaye
- Üretim sürecinde kullanılan mal ve hizmetlerle finansal kaynaklar.
- Bir işi kurmak, başlatmak veya yürütmek için ortaya konan ve gelecekte gelir veya kâr yaratması beklenen parasal ve ayni (para dışı) değerlerin tümüdür.
Öz Sermaye
- Bir işletmenin sahiplerinin veya hissedarlarının/ortaklarının işletmeye yatırdığı toplam sermayedir.
- Bu paranın geri ödenme zorunluluğu yoktur. Parayı koyan kişi işletmenin sahibi olur. Karşılığında ise işletme üzerinde söz hakkı (hissedarlık) ve gelecekteki kârdan pay alma hakkı (temettü) elde eder.
- İşletme batarsa ilk önce bu para yanar. Alacaklılar (bankalar vb.) paralarını aldıktan sonra geriye bir şey kalırsa, öz sermaye sahipleri paralarını geri alabilir.
- Bu yüzden risk sermayesi de denir.
- Kâr hesapları (Dönem Net Kârı, Geçmiş Yıllar Kârları) doğrudan öz sermayeyi artırdığı için işletme sahiplerini (ortakları) simgeler. Kâr arttıkça ortakların işletmedeki serveti de artar.
Yabancı Kaynaklar (Borçlar)
- Üçüncü kişilerin işletme varlıkları üzerindeki haklarını ifade eder.
- Bir başka ifadeyle, işletmenin üçüncü kişilerden borç olarak aldığı paradır.
- Bu para işletmenin “malı” değildir, bir borçtur (yükümlülük). Belirli bir vade sonunda ana parası ve faiziyle geri ödenmek zorundadır.
- Bu kaynağı sağlayanlar (banka, tahvil sahibi vb.) işletmenin sahibi olmazlar, söz hakları yoktur. Sadece “alacaklı” konumundadırlar.
- İşletme batarsa, alacaklarını tahsil etmede öz sermaye sahiplerine göre önceliklidirler.
1.2. İşletme ve Yapısı
Firma, şirket veya işletme: Hepsi aynı anlama gelmektedir. Yalnızca sektöre göre kullanılan tanımlar farklılık gösterir o kadar. İktisatçılar (ekonomistler) firma; hukukçular şirket; işletmeler ise işletme der.
- İşletme: Canlıların ihtiyaçlarını karşılamak için üretim faktörlerini sistemli ve planlı bir şekilde bir araya getirerek mal ve hizmet üretmek için kurulan, işleyen ve işleten tüzel kişiliğe sahip kurum.
İşletme Kişiliği
- İşletme kurulduğu andan itibaren işletmenin işletme kurucularından, yöneticilerinden, personellerinden ve diğer tüm ilgililerden bağımsız bir kişiliği olduğunu ifade eder.
- Tüzel kişilik de denir.
Ticarî İşletme
- Ticarî işletme bir şemsiye kavramdır.
- Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre gelir sağlama hedefiyle, sürekli ve bağımsız bir biçimde yürütülen ve esnaf işletmesi sınırını aşan faaliyetlerin bütünüdür.
- Anonim, Limited vb. birçok şirket türleri aslında birer ticarî işletme işletir.
Temel Özellikler
- Faaliyetlerin temel motivasyonu kâr elde etmektir. (Gelir sağlama amacı)
- Faaliyetler anlık yahut tek seferlik değil, süreklilik arz edecek biçimde planlanır. (Devamlılık)
- Başka bir merkeze yahut işletmeye tâbi olmadan kendi kararlarını alarak faaliyet gösterir. (Bağımsızlık)
- Gelir düzeyi, iş hacmi ve organizasyon yapısı olarak esnaf faaliyetinden daha büyüktür. (Esnaf faaliyeti sınırını aşma)
Bir ticarî işletmeyi işleten kişiye “tacir” denir ve bu statü ticaret siciline kaydolma, defter tutma gibi bir dizi hukukî sorumluluğu da beraberinde getirir.
Şahıs Şirketleri (Kollektif, Komandit)
- Ortakların kişiliğinin ve emeğinin ön planda olduğu şirketlerdir.
- Ortaklar şirketin borçlarından tüm şahsi mal varlıklarıyla sınırsız olarak sorumludur. Donunuza kadar alırlar yani.
Sermaye Şirketleri (Anonim -A.Ş., Limited -Ltd.)
- Ortakların gelir getirdiği sermaye esastır.
- Ortakların sorumluluğu şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlıdır.
- Şirketin borçlarından dolayı kişisel mal varlıklarına (kural olarak) gidilemez. Güvence şirketin sermayesidir.
Neden "Sermaye Şirketleri" deniliyor?
Alacaklara karşı temel güvence ortakların şahsi mal varlıkları değil, şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye’dir. Bir banka, bir A.Ş.‘ye kredi verirken “Bu şirketin ortakları zengin mi?” diye değil “Bu şirketin sermayesi ve mal varlığı güçlü mü?” diye bakar. Zira şirket borcunu ödeyemezse banka gidip ortağın kişisel arabasına haciz koyamaz; sadece şirketin varlıklarına ve sermayesine başvurabilir. Ortakların riski koydukları sermaye ile sınırlıdır. Bu yüzden bu şirketlerde “sermaye” ön plandadır.
Anonim Şirket (A.Ş.)
- Büyük hedefleri olan, kurumsallaşmayı ve büyümeyi amaçlayan işletmeler için en uygun yapıdır. Finansal piyasalara erişimi en kolay şirket türüdür.
Esas Sözleşme
Anonim şirketlerde şirket kuruluş belgesi esas sözleşme’dir.
Noter huzurundan imzalanır ve ardından ticaret siciline tescil ettirilir.
Tescil edildiğinde şirket tüzel kişilik kazanır.
- Ortaklar: Tek bir gerçek veya tüzel kişi ile kurulabilir. Ortak sayısında (halka açık olmayanlar hariç, onlarda 500) üst sınır yoktur.
- Sorumluluk: Ortakların sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlıdır. Şirketin kamu borçları (vergi, SGK vb.) dışında ortakların kişisel mal varlığına başvurulamaz.
- Finansman: Hisse senedi ve tahvil gibi menkul kıymetleri ihraç edebilir. Bu borçlanma ve sermaye bulma konusunda en büyük esnekliği sağlar.
- Kimler için? Genellikle büyük ölçekli işletmeler, halka açılmayı hedefleyenler, bankacılık, sigortacılık gibi özel izin gerektiren sektörlerde faaliyet gösterenler için tercih sebebidir.
Limited Şirket (LTD. ŞTİ.)
- Türkiye’deki en yaygın şirket türüdür. Anonim şirkete göre nispeten daha az karmaşık ve daha esnek bir yapı sunar. Bu nedenle KOBİ’ler tarafından sıkça tercih edilir.
- Tanım: Bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan, esas sermayesi belirli olan ve bu sermayenin esas sermaye paylarının toplamından oluşan bir sermaye şirketidir.
- Ortaklar: En az bir, en fazla 50 ortak ile kurulabilir.
- Sorumluluk: Ortakların sorumluluğu kural olarak taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlıdır. Ancak önemli fark şudur ki, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından (vergi, SGK primi vb.) ortaklar sermaye payları oranında şahsî mal varlıklarıyla sorumlu olurlar.
- Finansman: Hisse senedi ve tahvil gibi borçlanma araçları çıkaramaz.
- Kimler İçin? KOBİ’ler, aile şirketleri ve daha az ortaklı yapılar için idealdir.
1.3. Gelir, Maliyet ve Kâr Döngüsü
Gelir
- (İşletme için): İşletmenin ürettiği mal veya hizmetleri müşterilere satması sonucunda elde ettiği toplam hâsılât. Müşteriden alınan paranın brüt tutarıdır, yani içinden henüz maliyetler düşülmemiştir.
- (Kişi için): Gelir işte abi. Açıklamaya gerek yok bunu ama, “belli zamanlarda belli yerlerden ele geçen para.” denilebilir Kubbealtı Lugatı’ndaki tanıma göre.
Maliyet
- Bir mal veya hizmetin üretilmesi, satın alınması ve müşteriye sunulur hâle getirilmesi için harcanan kaynakların parasal değeridir. Ham madde, işçilik, kira, elektrik, pazarlama gibi her türlü gider dâhildir. Özetle o ürünü ortaya çıkarmak için cebimizden çıkan paradır. (bkz. Açık Maliyet)
- Maliyet: TVC (Total Variable Cost) ∪ TFC (Total Fixed Cost)
Maliyet ve Yatırım Farkı
- Yatırımda gelecekte para kazanma beklentisi söz konusudur, buna mukabil maliyette böyle bir durum yoktur. Yatırım gelecekte temettü gibi getiriler sağlar. (bkz. Yatırım)
Kâr
- Gelirden, o geliri elde etmek için katlanılan tüm maliyetlerin çıkarılmasıyla geriye kalan pozitif farktır.
- Bir ürünü üretmek için ilkin sermayemizi kullanırız ve bu toplam maliyet’tir (M). Toplam maliyetin üzerine kârımızı (K) ekleyerek satış fiyatını belirleriz. Ürünü bu fiyattan sattığımızda kasamıza giren paraya gelir denir.
- Kasaya giren gelirin toplam maliyeti karşılayan kısmı tekrar üretim yapmak için harcanır (M). Bu maliyete de tekrar kârı ekleriz ve satış fiyatını belirleriz. Ürünü bu fiyattan sattığımızda kasaya tekrar gelir girer.
- Gelirin maliyeti karşılayan bu kısmı bir sonraki döngünün yeni sermayesi olur ve aynı süreç tekrarlanır…
2. Finansal Yönetimin Amacı
Firmanın Nihai Amacı vs. Finansal Amacı
Soru: Firmanın amacı ortakların servetini maksimize etmek mi, yoksa nakit akışı sağlamak mı?
Cevap: İkisi de doğru ve birbiriyle bağlantılı. Ortakların servetini maksimize etmek firmanın nihai ve stratejik amacıdır. Yeterli nakit akışı sağlamak ise bu nihai amaca ulaşmak için gereken operasyonel, hayati hedeftir. Nakit olmadan şirket ölür ve zirveye asla ulaşamaz. Finans departmanı nakit akışını yöneterek firmanın nihai amacına hizmet eder.
Yani bir diğer deyişle, işletmenin amacı ortakların servetini maksimize etmek iken işletmenin finansal amacı nakit akışı sağlamaktır.
- Geleneksek finansta tek hedef kârdır (bkz. Firmalar Neden Kurulur). Modern finansta ise ‘dir.
- Finansal yönetimin başlıca amacı ortakların servetini (firma değerini) maksimize etmektir.
- Finans ekiplerinin öncelikli hedefleri ise yeterli nakit akışını sağlamak (ödeme gücünü korumak), işletmenin sürekliliğini temin etmek ve kârlılığını artırmaktır.
- İşletmenin finansal açıdan temel amacı nakit paraya en hızlı ve en ucuz yoldan ulaşmaktır. İşletmenin genel amacı ise bu nakdi ve diğer tüm kaynakları kullanarak firma değerini maksimize etmektir
Finansal Yönetimin Amacı
Anonim şirketlerde finansal yönetimin nihai amacı hisse senedi piyasa fiyatını maksimize etmektir.
Finansal yönetimin başlıca amacı ortakların servetini (firma değerini) maksimize etmektir.
2.1. Firma Değeri Maksimizasyonu
- Derste verilen LC Waikiki örneği önemli denilebilir. Bir firmanın imajı, markası vb. unsurlar firmanın değerinin maksimize edilmesinde önemli rol oynar. Yönetim-Organizasyon dersinde biraz değinilmişti aslında bu konuya (bkz. Kurumsal İletişim).
- İmajdan ve markadan etkilenen müşteriler zamanla sadık müşteri olur, genellikle o markadan satın alımlarını öncelerler diğer markalara kıyasen.
- Güçlü bir marka değeri firmaya fiyat belirleme gücü de verir. Müşteri sadakati sayesinde maliyetlerin üzerine istenen kâr marjı daha rahat konulabilir.
Alıntı...
“Kurum imajı, dış çevre tarafından algılanması ve başka kişi(ler)de/kurum(lar)da olumlu etkiler bırakılması amaçlanan kimliğin dışavurumudur.”
-Metin
- Birçok firmaya göre finansal karar olmaya temel olan kâr değil, nakit’tir.
- Nakit finansal karar almada etkili olur. Kâr ise faaliyetlerin ve alınan kararların sonuçlarının değerlendirilmesinde.
- Firmalar firma değerini maksimize etmek için karar alırlar, ortakların serveti onların satın alma güçlerini maksimize ederek artırılabilir. Satın alma gücü, firmanın ortaklarına ödediği nakdin artmasıyla mümkündür.
3. Finansal Yönetimin Fonksiyonları
- Finans fonksiyonunun ilgi alanları üç temel soru etrafında şekillenir:
- Firmanın büyüklüğü ve büyüme hızı ne olmalıdır?
- Firmanın kaynakları çeşitli varlıklar arasında nasıl dağıtılmalıdır? (Aktif Yapı / Yatırım Kararları)
- Firmanın amacı açısından en iyi sonucu verecek kaynak bileşimi nasıl sağlanmalıdır? (Pasif Yapı / Finansman Kararları)
Pasif ve Aktif
Pasif yapıyla ilgili olan en uygun fonu sağlamak ve aktif yapıyla ilgili olan bu fonları en verimli şekilde dağıtmak ile ilgilidir.
3.1. Finansal Analiz
- Firmalarda tutarlı kararların alınabilmesi açısından ilk basamağı oluşturur. Finansal analiz yapılarak işletmelerin mevcut durumları saptanır ve geçmişe yönelik durumu tespit edilip değerlendirilerek geleceğe ilişkin kararlar alınır. Öngörü yapılır ve hedef sayısallaştırılabiliyorsa mutlaka sayısal hâle getirilir.
- Bkz. Muhasebenin Beş İşlevi
- Konunun daha iyi anlaşılması için muhasebeyi tekrar etmek gerekiyor. (Varlıklar), (2- Hesap Kavramı ve Hesapların İşleyişi), (3- Hesapların İşleyiş Kuralları)
- Bkz. Finansal Analizi Kimler Yapar?
3.2. Finansal Planlama ve Denetim
- Finansal Planlama: Gelecekle ilgili risk ve belirsizlikleri içerir. Amacı gelecekte ihtiyaç duyulacak fonları belirlemek ve etkili bir şekilde kullanımını sağlamaktır.
- Finansal Denetim: Gelecekle ilgili beklentilerin değişmesi veya planlara uymayan uygulamalar denetim fonksiyonu ile izlenir. Böylece planlardan sapmalar tespit edilerek zamanında düzenlemeler yapılır.
3.3. Fonların Sağlanması (Finansman Kararları)
- “Yatırım için gerekli fonlar nasıl elde edilecek?” sorusuna cevap arar.
- Kâr eden bir firmanın elde ettiği kârları dağıtmayıp firma bünyesinde tutması ile fon sorununun çözüleceği düşünülebilir. Ancak firmalarda para giriş ve çıkışlarında miktar ve zaman yönünden farklılıklar çıkmaktadır. Bu nedenle fon açığı olduğunda aradaki fark firma dışındaki üçüncü kişi veya kurumlardan (bankalar, üçüncü kişiler, firmalar, sermaye piyasaları) sağlanabilir. Kullanılan her bir kaynağın firmaya farklı maliyetler çıkaracağı unutulmamalıdır. Bu nedenle fonların sağlanmasının yanında en uygun fon kaynağının araştırılıp bulunması da ayrıca önemlidir.
- İşletmeler fon ihtiyaçlarını temelde iki ana kaynaktan karşılar: Öz Kaynaklar ve Yabancı Kaynaklar.
- Finansal Yapı: Bir işletmede kullanılan sermayenin elde edildiği kaynakların türü, özellikleri ve bu kaynakların kendi aralarındaki bileşimi o işletmenin finansal yapısını ortaya koyar.
3.3.1. Öz Kaynaklar ve Ortaklık Yapısı (İç Finansman)
- Firma kurulum aşamasında değer verenler verdikleri değer (sermaye) kadar firma üzerinde söz/hak/pay sahibidir. Firma bu kişilere borçlanır.
- Mikro ölçekli firmaların da bir sermayesi vardır ancak bu sermaye anonim şirketlerde olduğu gibi hisse senetlerine bölünmemiştir. Bu nedenle “hisse senedi payı” yerine sermaye payı denilir, ayırt edici özelliği budur çünkü.
- Sahip (Owner): Şirketin gerçek kontrolüne sahip kişi veya kişiler.
- Ortak (Partner - Shareholder): Şirkete sermaye koymuş kişidir. Anonim şirkette hissedar, limited şirkette ortak denir.
- Yatırımcı (Invester): Şirkete para yatıran kişidir. Yönetim söz hakkı sınırlıdır ya da hiç yoktur. Startup’a yatırım yapan kişi veya fon örnek verilebilir
İşletme dönem sonunda elde ettiği kârı iki temel şekilde kullanabilir: Bir kısmını ortaklara dağıtmak (temettü ödemesi) ya da tamamını veya bir kısmını işletme bünyesinde tutarak gelecekteki büyüme için kullanmak (oto-finansman). Bu kararlar öz kaynak yapısını doğrudan etkiler.
Sermaye Artırımı
- Bedelsiz Sermaye Artırımı: Firmanın kendi iç kaynaklarını (dağıtılmamış kârlar) sermayeye ekleyerek ortaklarına yeni hisse vermesi. Firmaya dışarıdan nakit girişi olmaz.
- Bedelli Sermaye Artırımı: Firmanın yeni hisse senedi çıkararak ve bunları ortaklara bir bedel karşılığında satarak sermayesini artırmasıdır. Karşılığında şirkete sıcak para (nakit) gelir.
Yedek Akçe (Dağıtılmamış Kârlar)
- Şirket kârının dağıtılmayıp kanunî zorunluluklar veya şirket ana sözleşmesi gereği ya da genel kurul kararıyla şirket bünyesinde bırakılan kısmıdır. Bu fonlar şirketin malî yapısını güçlendirir ve gelecekteki yatırımlar için kaynak oluşturur.
- Yasal Akçe (Kanunî Akçe): Türk Ticaret Kanunu gereğince ayrılması zorunlu olan yedek akçe.
- Statü Akçesi (Ana Sözleşme Akçesi): Kanunî zorunluluk olmamasına rağmen şirketin kuruluş belgesi olan esas sözleşme’de yer alan bir hüküm gereği kârdan ayrılması kararlaştırılan yedek akçedir.
3.3.2. Yabancı Kaynaklar (Dış Finansman - Borçlanma)
- Firmanın, sahipleri dışındaki üçüncü kişi veya kurumlardan belirli bir vade sonunda faiziyle birlikte geri ödemek koşuluyla sağladığı fonlardır. Üçüncü şahısların işletme varlıkları üzerindeki hakları da denilebilir.
- Başlıca yabancı kaynaklar şunlardır:
- Satıcılar (Kredili mal alımları -Satıcılardan borçlanma malın bedelini ileri bir tarihte ödemek üzere vadeye yaymaktır. İşletmeye kısa süreli finansman sağlar.)
- Finansal Kuruluşlar (paraya sıkıştığında kapısını çalacağın yerler)
- Devlet Kuruluşları
- Para ve Sermaye Piyasaları
Para Piyasası vs. Sermaye Piyasası
Finansal piyasalar temelde ikiye ayrılır:
- Para Piyasası (Money Market): Bir yıldan kısa vadeli fonların (nakit, “sıcak para”) alınıp satıldığı piyasadır. İşletmelerin günlük nakit ihtiyaçlarını (işletme sermayesi) karşılamak için kullandığı yerdir. Bankalar bu piyasanın en önemli oyuncularıdır. Hazine Bonosu ve Finansman Bonosu bu piyasanın araçlarıdır.
- Sermaye Piyasası (Capital Market): Bir yıldan uzun vadeli fonların ve menkul kıymetlerin işlem gördüğü piyasadır. İşletmelerin büyük ve uzun süreli yatırımlarını (fabrika kurmak vb.) finanse etmek için başvurduğu yerdir.
Devlet Kuruluşları
- Bir işletme kâr elde ettiğinde bu kâr üzerinde ilk hak sahibi devlettir. Vergiler işletme için ödenmesi zorunlu bir borçtur ve bilançoda “Yabancı Kaynak” kalemi olarak yer alır. Bu borç ödendikten sonra kalan net kâr ortaklar ve firma arasında paylaştırılabilir.
- Ödenecek vergiler ve SGK primleri gibi kamu borçlarının vadesi gelene kadar bu tutarlar işletmenin kasasında kalır. Bu sürece tahakkuk denir ve bu süre zarfında para, işletme için geçici bir fon kaynağı (emanette tutma) işlevi görür.
Geçici Vergi Sistemi
- Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yıl içinde elde ettikleri kazançlar üzerinden üçer aylık dönemler hâlinde hesaplayıp ödedikleri bir peşin vergidir. Yıl sonunda hesaplanacak nihai vergiden mahsup edilir.
- Şirket yıl içinde kazanç elde ediyor.
- Vergiyi her 3 ayda bir peşin ödüyor (geçici vergi).
- Yıl sonunda nihai vergi hesaplanıyor ve önceden ödenen vergiler mahsup ediliyor → yani düşülüyor.
- Ödeme Takvimi: Üç aylık dönemi takip eden 2. ayın 17. gününe kadar beyan edilir ve ödenir.
| Dönem | Aylar | Beyan ve Ödeme Ayı |
|---|---|---|
| Ocak - Şubat - Mart | Mayıs | |
| Nisan - Mayıs - Haziran | Ağustos | |
| Temmuz - Ağustos - Eylül | Kasım | |
| Ekim - Kasım - Aralık | Şubat |
Sermaye Piyasaları
- Sermaye Piyasaları fon arz edenler (tasarruf sahipleri) ile fon talep edenleri (şirketler, devletler) menkul kıymetler aracılığıyla bir araya getiren piyasalardır. Şirketler için banka kredilerine alternatif, önemli bir borçlanma kanalıdır.
Kısa Vadeli Borçlanma Araçları (Vadesi 1 Yıldan Az)
- Hazine Bonosu: Devletin bir yıldan kısa vadeli borçlanma ihtiyaçları için çıkardığı borçlanma aracı.
- Finansman Bonosu: Büyük anonim şirketlerin (özel sektör şirketleri) kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılamak için çıkardıkları teminatsız borçlanma senetleri.
Uzun Vadeli Borçlanma Araçları (Vadesi 1 Yıldan Fazla)
Tahviller (Bond)
- Ayrıntılı bilgi için (bkz. Tahviller)
- Devletin veya anonim şirketlerin bir yıldan daha uzun vadeli fon sağlamak amacıyla çıkardıkları borçlanma senetleridir.
- Kuponlar: Tahvilin üzerinde bulunan ve belirli dönemlerde (örneğin 6 ayda bir) yatırımcıya yapılacak olan faiz ödeme yükümlülüğünü gösteren belgelerdir. Tahvilin faiz taksitidir.
- “Kupon oranı” tahvilin yıllık faiz oranını belirtir. “Kupon ödeme sıklığı” ise yılda kaç kez faiz ödeneceğini gösterir. Mesela 10. kupon ödemesi 10. faiz taksitinin ödenmesi demektir. Daha detaylı bilgi için kuponlar linkine tıklayınız.
- Devlet Tahvili: Devletin uzun vadeli yatırım projelerini finanse etmek için çıkardığı borçlanma senedidir.
- Özel Kesim Tahvili (Corporate Bond): Anonim şirketlerin yatırım gibi uzun vadeli finansman ihtiyaçlarını çıkardıkları tahvillerdir.
- Eurobond: Devletlerin veya şirketlerin uluslararası piyasalardaki yabancı para birimi cinsinden (genellikle Euro veya Dolar) ihraç ettikleri uzun vadeli tahvillerdir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Eurobond).
- Eurobondlar ihraç edildikleri para biriminin faiz oranlarına ve genel piyasa koşullarına bağlı olarak bir borsa (fiyat) riski taşır.
- Ayrıca yabancı para cinsinden oldukları için yatırımcının yerel para birimi karşısında bir döviz kuru riski de barındırırlar.
- Eurobond: Devletlerin veya şirketlerin uluslararası piyasalardaki yabancı para birimi cinsinden (genellikle Euro veya Dolar) ihraç ettikleri uzun vadeli tahvillerdir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Eurobond).
3.4. Fonların Tutulması (Yatırım Kararları)
- Fonların sağlanmasının yanında etkin bir şekilde kullanılması daha büyük bir önem taşımaktadır. Tüm dönen ve sabit varlıklara yatırım finansal yönetimin en büyük işlevlerinden biridir. Amaç atıl varlıklar’ın en az seviyede olmasını -hatta hiç olmamasını sağlamaktır.
3.4.1. Duran Varlık Yatırımları (Uzun Vadeli Yatırımlar)
Malî Duran Varlıklar (Finansal Yatırımlar)
- Bkz. Yatırım
- Bir firmanın başka bir firmanın yönetimine katılmak veya temettü elde etmek amacıyla edindiği hisse senetleri gibi uzun vadeli varlıklardır.
- Bağlı Menkul Kıymet: Başka bir şirkette sahip olunan pay oranının % ile % arasında olmasıdır. Yönetimde fazla söz hakkı yoktur, amaç genellikle gelir elde etmektir (Portföy yatırımıdır).
- İştirak: Pay oranının % ile % arasında olmasıdır. Yönetimde kısmî söz hakkı vardır (Doğrudan yatırımdır).
- Bağlı Ortaklık: Pay oranının %‘den fazla (% ve üzeri) olmasıdır. Bu durumda ana şirket, bağlı ortaklığın yönetiminde çoğunluk hissesi sayesinde kontrol ve karar yetkisine sahip olur (Doğrudan yatırımdır).
- Firma yatırım yaptığı bu iştirak ve bağlı ortaklıkların yıl sonunda dağıttığı kârdan, payı oranında temettü geliri elde eder. Bu gelir firmanın ana faaliyet dışı gelirlerinden biridir.
Yatırımın Kendisi: Bu yatırımlar (İştirakler, Bağlı Ortaklıklar vb.) bilançonun Aktif tarafında,
24- Mâlî Duran Varlıklargrubu altında gösterilir.Yatırımın Geliri: Bu yatırımlardan elde edilen temettüler ise Gelir Tablosu’nda, şirketin ana işi olmadığı için Faaliyet Kârı’ndan sonra,
64- Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Kârlargrubu içinde yer alır.
3.4.2. Dönen Varlıkların Yönetimi (Kısa Vadeli Varlıklar)
- Firmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan ve bir yıl içinde nakde dönüşmesi beklenen varlıkların yönetimi.
- Cari Aktif veya Çalışma Sermayesi (İşletme Sermayesi) olarak da bilinir.
- Bu yönetimin temel amacı firmanın likiditesini (kısa vadeli borç ödeme gücü) korumak ve kârlılığı artırmak arasında bir denge kurmaktır. Bu dengenin en önemli göstergesi Net İşletme Sermayesi’dir.
Net İşletme Sermayesi (Net Çalışma Sermayesi)
Bir firmanın kısa vadeli borçlarını ödeme gücünü gösteren en temel finansal göstergedir.
Net İşletme Sermayesi = Dönen Varlıklar (Cari Aktif) - Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar (Cari Pasif)
Pozitif Fark (NİS > 0): Firmanın bir yıl içindeki tüm borçlarını ödedikten sonra bile elinde faaliyetlerini sürdürecek bir fon fazlası kaldığını gösterir. Bu anlaşılacağı üzere finansal sağlık ve likidite gücü demektir. Finansal kuruluşlar kredi verirken bu pozitif farka özellikle dikkat ederler çünkü bu durum firmanın borçlanma kapasitesini artırır.
Negatif Fark (NİS < 0): Firmanın dönen varlıklarının kısa vadeli borçlarını karşılamaya yetmediğini gösterir. Bu durum ciddi bir likidite sıkıntısına ve iflas riskine işaret edebilir.
Not: Eğer dış kaynaklardan (banka, piyasa) fon bulunamazsa, son çare olarak ortaklardan, iştiraklerden veya bağlı ortaklıklardan borç istenebilir. Bu paydaşlar arası borçlanma ilişkisi çift yönlüdür.
A. Nakit ve Nakit Benzerleri Yönetimi (Anlık Likidite)
- Kasa (Fizikî Para): Firmanın kasasında bulunan madeni ve kâğıt para. Genellikle küçük ve acil günlük harcamalar için kullanılır.
- Banka (Mevduat): Firmanın banka hesaplarında tutulan, daha büyük ve güvenli ödemeler için kullanılan paradır. Para transferleri bu hesap üzerinden yapılır.
- Havale: Aynı bankanın şubeleri veya hesapları arasında yapılan para transferi.
- Elektronik Fon Transferi (EFT): Farklı bankalar arasındaki para transferi.
- Virman: Kişinin veya kurumun aynı bankadaki kendi hesapları arasında yaptığı para aktarımı.
- Menkul Kıymetler: Geçici yatırım amacıyla alınan ve kısa sürede nakde çevrilebilen hisse senetleri (110 Hisse Senetleri Hs.), hazine banoları gibi varlıklar.3
B. Ticarî Alacakların Yönetimi (Vadeli Likidite) (Ödeme Vasıtası)
Bilgi
- Kasa, banka, senetsiz alacaklar ve senetli alacaklar (çek, senet, poliçe ve bunların devri, yani ciro) ödeme vasıtalarındandır.
- Firmanın mal veya hizmet satıp bedelini hemen değil de belirli bir vade sonunda almayı kabul ettiği durumlardır. Bu alacaklar kıymetli evrak denilen belgelerle güvence altına alınır.
- Bu alacaklar birer ÖDEME VASITASI’dır ve firma, nakde erişimi hızlandırmak için bu vasıtaların vadesini minimuma indirmeye çalışır.
- Alacak Senetleri İskontosu (Çek/Senet Kırdırma): Vadesi gelmemiş bir alacak senedi veya çek bir bankaya veya faktoring şirketine götürülerek anında nakde çevirebilir. Vadeye kadar olan süre için bir faiz (iskonto) kesintisi yapılır ve kalan tutarı işletmeye peşin ödenir. Buna “geriye doğru faiz hesaplama” işlemi denir ve acil nakit ihtiyacını karşılar.
- Kısaca gelecekteki paranın bugünkü değerini bulma işlemi işte bu iskonto denilen şey. Bağlamın daha net anlaşılması için linklerin de incelenmesi şart.
Senetsiz Alacaklar (Açık Hesap / Veresiye)
- Satıcının alıcıya sadece fatura keserek, aradaki güvene dayanarak mal veya hizmet satması. Borç fatura üzerinde belirtilen vadede ödenir.
Senetli Alacaklar (Kıymetli Evraklar ve İşlemler)
-
Alacağın hukukî güvencesi yüksek olan çek, senet, poliçe gibi devredilebilir belgelerde güvence altına alınmasıdır.
-
Senet (Bono): Borçlunun (düzenleyenin) alacaklıya (lehtara) belirli bir tarihte, belirli bir meblağı kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünü içeren belge. İki taraf arasında düzenlenir.
-
Çek: Bir banka hesabından ödeme yapılması için düzenlenmiş bir ödeme emri. Kredi aracı değil, ödeme aracıdır. Üzerindeki tarihte ödenmesi esastır.
- Çek, banka güvencesi sunduğu için poliçe ve senede göre daha kıymetli bir evraktır. Karşılıksız çek düzenlemek ticarî itibarı zedeler ve “kara listeye” girme gibi ciddi yaptırımları vardır. Poliçe ve senetten daha kıymetli bir evraktır çek. Neden? E arkasında banka var da ondan. Muhatabın babanın oğlu değil. Karşılıksız çek yazarsan piyasada adın çıkar, ‘karşılıksız herif’ derler sana, “kara listeye” alırlar ceza olarak. Bir daha kimseden de mal alamazsın. Tabii hükümette tanıdığın varsa durum başka :D
- İbraz Süreleri: Çekin üzerinde yazan tarihten itibaren belirli süreler içinde bankaya sunulması gerekir. Sonsuza kadar cebinde tutamazsın o çeki:
- Aynı şehirde ise: 10 gün
- Farklı şehirlerde (aynı ülke) ise: 1 ay
- Farklı kıtalarda ise: 3 ay içinde bankaya götüreceksin. Kaçırırsan geçmiş olsun.
- İbraz Süreleri: Çekin üzerinde yazan tarihten itibaren belirli süreler içinde bankaya sunulması gerekir. Sonsuza kadar cebinde tutamazsın o çeki:
- Çek, banka güvencesi sunduğu için poliçe ve senede göre daha kıymetli bir evraktır. Karşılıksız çek düzenlemek ticarî itibarı zedeler ve “kara listeye” girme gibi ciddi yaptırımları vardır. Poliçe ve senetten daha kıymetli bir evraktır çek. Neden? E arkasında banka var da ondan. Muhatabın babanın oğlu değil. Karşılıksız çek yazarsan piyasada adın çıkar, ‘karşılıksız herif’ derler sana, “kara listeye” alırlar ceza olarak. Bir daha kimseden de mal alamazsın. Tabii hükümette tanıdığın varsa durum başka :D
-
Poliçe: Üç taraflı bir ilişkidir; düzenleyen (keşideci), borçlusuna (muhatap), alacaklısına (lehtar) ödeme yapması için emir verir.
İşlem ve Devir
- Ciro: Kıymetli evrakların mülkiyetinin arka yüzünün imzalanarak başkasına devredilmesi işlemi. Çek ve senetin ciro işlemi vardır!
- “Ciro” kelimesinin ticarî hayatta iki farklı anlamı vardır:
- Burada bahsedilen hukukî işlem olan devir (endorsement).
- Bir şirketin toplam satış hasılatı (revenue/turnover). “Bu ay 1 milyon TL ciro yaptık” denildiğinde kastedilen ikinci anlamdır.
- “Ciro” kelimesinin ticarî hayatta iki farklı anlamı vardır:
Güvenlik ve Taraflar
- Çek ve Banka İlişkisi: Çekte ödemeyi yapma borcu altında olan taraf (muhatap) her zaman bir bankadır. Bu durum alacaklı için senede göre daha büyük bir güvence sağlamaktadır. Banka, hesapta para varsa ödemeyi yapmakla yükümlüdür.
- Keşideci (Drawer / Issuer): Çeki düzenleyen, yazan, imzalayan, bankaya “şu kadar parayı öde” talimatı veren kişi.
- Lehtar (Payee / Beneficiary): Çek, senet veya poliçe bedelini tahsil etme hakkına sahip olan alacaklı kişi veya kurum. Çekte ismi yazılı olan kişi.
- Hamil (Holder): Çeki elinde bulunduran ve bankara ibraz eden kişi. Çeki lehtardan da devralmış olabilir.
- Muhatap: Ödemeyi yapmakla görevlendirilen kurum (banka).
3.5. Özel Finansal Sorunların Çözümü
- Firmaların yaşam dönemleri boyunca çok da sık karşılaşmadıkları sorunlar vardır. Şirket birleşmeleri, şirketin tamamının ya da bir kısmının satılması, halka açılma, konkordatoya gidilmesi, işletmenin tasfiyesi gibi sorunlar karşısında finansal yönetimin önemi artmakta, finans yöneticisinin sorunların gerektirdiği tüm değerlendirmeleri en etkin bir şekilde yapması gerekmektedir.