A) İÇ POLİTİKA GELİŞMELERİ
-
Savaş Sonrası Genel Durum ve Çok Partili Hayata Geçiş:
-
İkinci Dünya Savaşı’nı demokrasi bloğunun kazanması ve dünyada esen liberal hava Türkiye’yi etkiledi.
-
Sovyet Tehdidi: SSCB’nin Boğazlarda söz hakkı, Kars ve Ardahan’ı talep etmesi, hem iktidarı hem muhalefeti ABD’ye yaklaştırdı.
-
Türkiye’nin ABD ile ekonomik ilişkileri belirleyici oldu; Sovyet tehlikesine karşı Batı Bloku’nun desteğini kazanma isteği.
-
1945: Çok partili hayata geçilmesine karar verildi.
-
İlk kurulan parti: Milli Kalkınma Partisi (1945).
-
Kitleleri peşinden sürükleyen parti: Demokrat Parti (DP - 1946).
-
-
Ekonomik Değişim:
-
ABD ile yakınlaşma, alınan yardımlar ve kredilerle ekonomi üzerindeki devletçi etki azaltılmaya başlandı.
-
Savaş sonrası yeni ekonomi politikası arayışı (dış etmenler daha etkili oldu).
-
Savaş yıllarında ticaret burjuvazisi ve büyük toprak sahipleri güçlendi; vurgunculuk ve karaborsa arttı, gelir dağılımı bozuldu.
-
1946: Türk Lirası devalüe edildi (Bir ABD Doları 1,30 TL’den 2,80 TL’ye çıktı), ithalat kısıtlamaları azaltıldı.
-
DP’nin 1950’de iktidara gelmesiyle iktisadi alanda serbestleşme hızlandı.
-
-
-
Demokrat Parti’nin (DP) Kuruluşu ve İlk Yılları:
-
Kuruluş Nedeni: CHP içinde “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” kabulü sırasında parti içi muhalefet.
- “Dörtlü Takrir” (Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan) reddedildi, bu kişiler partiden ihraç edildi, yeni parti kurma çalışmaları başladı.
-
1946 Seçimleri:
-
DP’nin baskılarıyla CHP Seçim Yasası değiştirildi (iki dereceliden tek dereceli seçime geçildi).
-
İlk çok partili genel seçim: Adli denetim dışında, açık oy, gizli sayım ve çoğunluk sistemiyle yapıldı (“şaibeli seçim”).
-
-
DP-CHP Gerginliği ve 12 Temmuz Beyannamesi (1948):
-
İsmet İnönü, gerginliği azaltmak için iki parti liderleriyle görüştü.
-
Beyannamede İnönü, siyasal partilerin Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurguladı.
-
-
Millet Partisi’nin (MP) Kuruluşu (Temmuz 1948): CHP’ye bağlı güdümlü demokrasi yürütüldüğünü öne süren, Fevzi Çakmak liderliğindeki grup tarafından kuruldu.
-
1950 Genel Seçimleri (“Beyaz Devrim”):
-
Türkiye tarihinde ilk defa “gizli oy, açık tasnif” sistemi uygulandı.
-
DP %52.7 oy alarak iktidara geldi.
-
İsmet İnönü ana muhalefet lideri oldu.
-
Refik Koraltan Meclis Başkanı, Celâl Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan oldu.
-
Bu olay, tek parti yönetiminin demokratik seçimlerle iktidarı devretmesi nedeniyle “Beyaz Devrim” olarak adlandırıldı.
-
-
DP’nin İlk Yıllarında Ekonomik Başarı (1950’ler):
-
ABD yardımlarıyla bir bolluk yaşandı (“traktör ateşi”).
-
Ekonomik başarının nedenleri (Cem Eroğul’a göre):
-
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile tarım alanlarının genişletilmesi.
-
Gizli işsiz fazla nüfusun yeni çalışma alanlarında istihdamı.
-
Makineleşmeye gidilmesi.
-
Tarımsal ürünlerin nakli ve muhafazası için yeni imkânlar.
-
Ziraat Bankası aracılığıyla çiftçiye kredi sağlanması.
-
Tarımsal ürün fiyatlarının yükseltilerek köylünün eline daha fazla para geçmesi.
-
İklimin de olumlu etkisi ve bol mahsul.
-
Kore Savaşı’nın tarımsal ürünlere talebi artırması, fiyatları ve ihracatı yükseltmesi.
-
-
-
-
DP İktidarının İkinci Dönemi ve Artan Sorunlar (1954 Sonrası):
-
İktidar-Muhalefet İlişkilerinin Gerilmesi:
-
1951: Halkevleri ve Halkodalarının devletleştirilmesi.
-
1953: CHP’nin mal varlığının “haksız iktisap” iddiasıyla Hazineye geçirilmesi; Millet Partisi’nin kapatılması.
-
1954: Köy Enstitülerinin öğretmen okullarına dönüştürülmesi.
-
Basın üzerinde baskıların artması.
-
-
1954 Seçimleri: DP gücünü artırdı (%57,5 oy), Celal Bayar tekrar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan oldu.
-
6/7 Eylül Olayları (1955):
- Kıbrıs Meselesi nedeniyle gergin gündemde, Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı haberiyle İstanbul’da Rumlara ait ev, işyeri, mezarlık ve kiliseler yağmalandı. Sıkıyönetim ilan edildi.
-
Ekonomik Kriz ve Siyasi Çalkantılar:
-
1954 sonrası dış ticaret hacminde daralma, beklenen yabancı yatırımın gelmemesi.
-
IMF’nin 1954’ten itibaren sürekli devalüasyon baskısı.
-
1955’ten itibaren ABD’den ek kredi taleplerine olumlu yanıt alınamaması, DP içinde ekonomik krizin siyasi krize dönüşmesi (29 Kasım’da tüm bakanlar düştü).
-
Partiden ayrılanların Hürriyet Partisi’ni kurması.
-
-
1957 Erken Seçimleri:
-
Ekonomik darboğaz, siyasi çalkantılar, DP-CHP gerginliği ve iktidarın güç kaybetmesi nedeniyle seçimler bir yıl öne alındı.
-
DP %48 oy alarak iktidarını zayıflattı. Celâl Bayar üçüncü defa Cumhurbaşkanı seçildi.
-
-
Ekonomik Tedbirler ve Artan Baskılar:
-
Hükümet, enflasyon ve darlığın yapay olduğunu savunarak Milli Korunma Kanunu’nda değişikliklerle önlemeye çalıştı.
-
1957’de kredi talebi yine reddedildi.
-
1958 Kararları: IMF baskısıyla devalüasyon yapıldı (Dolar 2.8 TL’den 9 TL’ye çıktı).
-
Ekonomik olumsuzluklar hükümete eleştirileri artırdı.
-
Hükümetin baskıcı politikaları: Vatan Cephesi kurma, muhalif gazeteleri kapatma, CHP liderlerine saldırılar.
-
Irak’ta 1958 darbesi Menderes hükümetinde kuşku yarattı, CHP ve basın üzerindeki baskılar arttı.
-
Ekim 1958: DP’nin Vatan Cephesi’ni kurmasıyla siyasal kamplaşma ve gerginlik arttı.
-
-
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi: 21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüşü sonrası, iktidarın mesajı anlayamamasından kısa süre sonra DP iktidarına son verildi.
-
-
DP Dönemi Genel Değerlendirme (Ekonomi ve Toplum):
-
Ekonomik Büyüme: 1950’li yıllar ortalama %6,5 büyüme hızıyla, çok partili dönemin en yüksek ekonomik büyüme hızı.
-
Göç ve Şehirleşme: Kırsal yapıdaki dönüşüm ve şehirlerdeki iktisadi canlılıkla göç arttı. Dört büyük şehrin nüfusu %75 arttı. Şehirler cazibe merkezi oldu.
-
Şehirlerdeki Sorunlar ve Yeni Kavramlar: Geçici mevsimlik işçilikten kalıcı göçe geçiş (inşaat patlaması). Gecekondu, dolmuş, arabesk müzik gibi kavramlar hayata girdi.
-
Kalkınmacılık ve Altyapı: Sıkıntılara rağmen kalkınmacılık hamlesinden ödün verilmedi. Büyük altyapı projeleri, barajlar, fabrikalar. Kasaba ve köylere elektrik. Marshall Planı ve otomotiv sanayinin etkisiyle karayollarına önem (Karayolları Genel Müdürlüğü kuruldu).
-
Yönetim Anlayışındaki Değişim: Liberal söylemlerle iktidara gelen DP, dönemin sonlarına doğru baskıcı bir yönetime evrildi. Devletçi uygulamaları artırdı (KİT sayısı arttı, kotalar, kısıtlamalar, piyasaya müdahale).
-
Sosyo-Ekonomik Göstergeler: İşyeri ve işçi sayıları arttı, kişi başına milli gelir arttı, sanayinin GSMH içindeki payı yükseldi.
-
Eğitim: Köy Enstitülerinin kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürülmesi. İlk ve orta öğretimde okul, öğrenci, öğretmen sayısında önemli artışlar. 1957’de ODTÜ, 1958’de Atatürk Üniversitesi açıldı.
-
-
27 Mayıs Askeri Müdahalesi ve 1961 Anayasası:
-
Müdahale: Genç subaylar, TSK adına Milli Birlik Komitesi (MBK) kurarak yönetime el koydu. MBK Başkanı: Cemal Gürsel.
-
Sonuçları: Siyasi faaliyetler askıya alındı, DP kapatıldı, partili vekiller tutuklandı. Yargılamalar (Yassıada) sonucu Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. Celâl Bayar ve Refik Koraltan’ın idam cezası ömür boyu hapse çevrildi.
-
MBK İçi Görüş Ayrılıkları: “14’ler” olarak bilinen, reformların tamamlanmasını savunan grup tasfiye edilerek yurt dışına sürgüne gönderildi.
-
1961 Anayasası:
-
Kurucu Meclis (MBK ve Temsilciler Meclisi) tarafından hazırlandı, 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunuldu.
-
Soğuk Savaş dönemine aykırı olarak özgürlükleri artıran demokratik bir anayasa.
-
Sosyal devlet anlayışı ortaya çıktı; grev, lokavt, toplu sözleşme hakları getirildi.
-
Çoğulcu devlet anlayışına geçildi.
-
Anayasa Mahkemesi kuruldu.
-
TBMM, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olarak iki kanada ayrıldı.
-
-
Koalisyon Hükümetleri Dönemi: Anayasa sonrası nispi temsil sistemiyle seçimler yapıldı, İnönü başbakanlığında koalisyon hükümetleri dönemi başladı.
-
-
1960’lar ve 1970’ler Siyasi Gelişmeler:
-
Adalet Partisi (AP) ve İktidarı:
-
1961 seçimleri sonrası CHP - DP’nin devamı niteliğindeki Adalet Partisi koalisyonu (İnönü Başbakan).
-
1961 Anayasası’nın yarattığı liberal ortamda toplumsal ve siyasal örgütlenmeler hızlandı (TİP kuruldu - 1961).
-
AP, Süleyman Demirel’in genel başkan olmasıyla güçlendi, 1965 ve 1969 seçimlerinde tek başına iktidara geldi.
-
-
Ekonomik Sorunlar ve Siyasi İstikrarsızlık (AP Dönemi Sonu):
-
1969’da tek başına iktidara gelen AP, ekonomik bunalımların etkisiyle yıprandı.
-
1970’te devalüasyon (1 Dolar 9 TL’den 15 TL’ye çıktı).
-
Ekonomik büyüme ve sivil toplum örgütlerinin hareketlenmesi, AP’nin bölünmesine ve 1970’te Demokratik Parti adıyla yeni bir parti kurulmasına neden oldu.
-
-
12 Mart 1971 Muhtırası:
-
Parlamentodaki siyasi çekişmeler, artan işçi ve öğrenci hareketleri (özellikle 1968 Fransa olaylarının etkisi).
-
Soğuk Savaş propagandası ve Türkiye’nin kritik coğrafyası.
-
Ekonomik ve toplumsal sorunlar (göç, çarpık kentleşme, gelir adaletsizliği, krizler).
-
Demirel hükümetinin yıpranması.
-
12 Mart 1971: Silahlı kuvvetler emir komuta zinciri içinde müdahale ederek hükümete yazılı uyarı (muhtıra) verdi.
-
Demirel istifa etti, Nihat Erim başbakanlığında partiler üstü bir hükümet kuruldu.
-
Şiddet eylemleri, sıkıyönetim, sert önlemler.
-
-
CHP’de Lider Değişikliği ve 1970’ler Koalisyonları:
-
1972 CHP V. Olağanüstü Kurultayı: İnönü’nün yerine Genel Başkanlığa Bülent Ecevit seçildi.
-
1973 Seçimleri: CHP (Ecevit liderliğinde) en fazla oyu aldı.
-
Cevdet Sunay’dan sonra Fahri Korutürk 6. Cumhurbaşkanı oldu.
-
70’li yıllar: Birbiriyle uyumsuz partilerin oluşturduğu koalisyonlarla yönetildi.
-
-
12 Eylül 1980 Darbesi:
-
Nedenleri: Artan öğrenci ve işçi hareketleri (1976 sonrası), parlamentodaki kısır çekişmeler, çözümsüzlük, ekonomik darboğaz.
-
12 Eylül 1980: Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu.
-
-
-
12 Eylül Sonrası ve 1982 Anayasası:
-
TBMM feshedildi, siyasi partiler kapatıldı.
-
Milli Güvenlik Konseyi (MGK) ülke yönetimini üstlendi (Başkan: Kenan Evren).
-
Bülent Ulusu başbakanlığında yeni hükümet.
-
1961 Anayasası yürürlükten kaldırıldı, yeni anayasa için Danışma Meclisi toplandı.
-
1982 Anayasası: Kasım 1982’de halkoylamasında %93 kabul oyu aldı.
-
Aynı gün Kenan Evren cumhurbaşkanlığı görevine resmen başladı.
-
B) DIŞ POLİTİKA GELİŞMELERİ
-
İkinci Dünya Savaşından Sonra Türk Dış Politikası:
-
Sovyet Tehdidi ve Batı’ya Yöneliş:
-
Mart 1945: Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk Antlaşması’nı feshetti.
-
Haziran 1945: Molotov, yeni bir antlaşma için şartlarını sundu: Boğazların Türkiye ile birlikte savunulması (Sovyetlere üs verilmesi), Montreux’nün değiştirilmesi, Kars ve Ardahan’ın SSCB’ye iadesi. Türk hükümeti reddetti.
-
Türkiye, Sovyet tehlikesine karşı İngiltere ve ABD’nin desteğini aradı.
-
-
Truman Doktrini ve Marshall Planı:
-
Yunanistan’da iç savaşın başlaması ve Doğu Avrupa’daki komünist rejimler, ABD’yi Sovyet yayılmacılığını durdurmaya yöneltti.
-
1947: Truman Doktrini Amerikan Kongresi’nde okundu; buna dayanılarak “Yunanistan ve Türkiye’ye Yardım Kanunu” yürürlüğe girdi.
-
Truman Doktrini (askeri yardım) sonrası ABD ile ekonomik işbirliği antlaşması imzalandı.
-
Marshall Planı çerçevesinde 1949-1951 arası Türkiye’ye ABD ekonomik yardımı yapıldı (1951’den sonra “Ortak Savunma Programı”na dahil edildi).
-
-
-
NATO ve Türkiye’nin NATO’ya Girmesi:
-
NATO’nun Kuruluşu (4 Nisan 1949): SSCB’nin yayılmacı politikalarına karşı ABD’nin Truman Doktrini ve Marshall Planı’nı uygulaması üzerine SSCB önderliğinde Kominform kuruldu (1947), dünya iki bloğa ayrıldı. Avrupa’nın güvenliğini sağlayacak bir ittifak yoktu. Prag darbesi (1948) sonrası Avrupalılar Brüksel Paktı’nı imzaladı. ABD ve Kanada’nın da katılımıyla 12 ülke NATO’yu kurdu.
-
Türkiye’nin Girişimleri ve Kore Savaşı:
-
Türkiye, kuruluş safhasında NATO’ya dahil olmak istedi. 1949’da Avrupa Konseyi’ne üye oldu.
-
DP, Kore Savaşı’nı NATO’ya girmek için fırsat olarak gördü; TBMM onayı olmadan Kore’ye Türk birliği gönderdi.
-
-
Üyelik (1952): Kore Savaşı sonrası ABD’nin tavrı değişti. NATO Bakanlar Konseyi 1951’de Türkiye ve Yunanistan’ın üyeliğine oybirliğiyle karar verdi.
-
Sonuç: Türkiye, NATO’ya dahil olarak Sovyet tehdidine karşı Batı savunma sistemi içinde yer alarak güvenliğini sağladı.
-
-
Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası (Genel Eğilimler):
-
NATO üyeliği sonrası, Atatürk döneminin çok yönlü dış politikası terk edilerek, uluslararası olayları ittifakın (özellikle ABD’nin) perspektifinden değerlendiren tek yönlü bir dış politika izlenmeye başlandı.
-
Stalin’in ölümünden sonra Sovyet dış politikasındaki yumuşama, taktik bir değişiklik olarak yorumlandı.
-
ABD ile birçok ikili antlaşma imzalandı (1954 “Askeri Kolaylıklar Antlaşması” ile İncirlik Üssü kuruldu, ABD uçak ve gemilerinin Türk havaalanı ve limanlarını kullanmasına izin verildi).
-
DP yönetimi, ekonomik kalkınma için Batı ile ilişkileri tek çıkar yol olarak gördü.
-
Filistin konusunda Batı yanlısı politika izlendi, İsrail tanındı (Türk-Arap ilişkilerini olumsuz etkiledi).
-
ABD ve İngiltere’nin isteğiyle Ortadoğu’da savunma teşkilatı kurma çabası: 1955 Bağdat Paktı (Irak, İran, Pakistan, İngiltere katıldı). 1959’da Irak çekilince pakt CENTO (Merkezi Antlaşma Teşkilatı) adını aldı.
- Paktın Türkiye açısından en önemli sonucu: Arap dünyası ile ilişkilerin kötüleşmesi.
-
Balkan Paktı (1954): Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya arasında kuruldu. NATO’nun sağ kanadını ve Balkan cephesini kuvvetlendirmeyi amaçladı. Yugoslavya’nın Sovyetlerle ilişkilerini yumuşatması ve Bağlantısızlar Hareketine yönelmesiyle 1960’ta sona erdi.
-
Kolonizasyonun Sona Ermesi ve Türkiye’nin Tutumu: Asya ve Afrika’da yeni bağımsız devletler kuruldu. Türkiye, NATO dayanışmasına önem verdiği için BM’deki oylamalarda Batılı müttefiklerinden farklı oy kullanmamaya çalıştı; yeni bağımsız Asya ve Afrika devletlerinin başlattığı Bağlantısızlar (üçüncü dünya) hareketine cephe aldı.
-
27 Mayıs 1960 İhtilali Sonrası Dış Politika: Değişiklik olmadı. İhtilal yönetimi, Türkiye’nin bütün ittifaklarına (NATO, CENTO) sadık olduğunu ilan etti.
-
1960’lar Ortası ve Dış Politikada Değişim Arayışı: Uluslararası sistemde çok merkezliliğin artması ve Soğuk Savaş’ta yumuşama. Kıbrıs Sorunu, 1960’ların ortasından itibaren Türk dış politikasında belirleyici faktör oldu.
-
-
Kıbrıs Sorunu ve Türk-Yunan İlişkileri:
-
Sorunun Başlangıcı: Rumca “ENOSİS” (Adayı Yunanistan’a bağlama) çabaları ve Kıbrıs Türklerinin buna karşı çıkması.
-
Tarihsel Arka Plan: Osmanlı yönetimindeki Kıbrıs’ın 1878’de geçici olarak İngiltere’ye devri. İngiltere’nin 1914’te adayı fiilen ilhakı (Lozan ile hukukileşti).
-
Türkiye’nin Soruna Dahil Olması: İngiltere’nin, Kıbrıs’tan çekilme niyetinde olması ve Yunanistan’ı dengelemek için 1955 Londra Konferansı’na Türkiye’yi davet etmesiyle Türkiye Kıbrıs sorununa dahil oldu.
-
Türkiye’nin Tutumu: Başlangıçta statünün devamını isteyen Türkiye, 1957’den itibaren adanın taksim edilmesini savunmaya başladı.
-
1958 Krizi ve Zürih-Londra Antlaşmaları (1959): Rum tedhişçiliğinin artmasıyla gerginleşen ilişkiler. ABD ve NATO’nun arabuluculuğuyla üç devlet (Türkiye, Yunanistan, İngiltere) müzakerelere girdi. Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına karar verildi.
- Antlaşma Esasları: ENOSİS ve taksim yasaklanıyor. Türkiye, Yunanistan, İngiltere’ye garantörlük ve tek başına adaya müdahale hakkı veriliyor.
-
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yıkılışı (1963): 1960’ta kurulan cumhuriyet, Rumların Türkleri yönetimden atma ve ENOSİS’i gerçekleştirme saldırılarıyla 1963’te fiilen yıkıldı (Türkler katledildi, baskı ve ambargoyla ada yaşanmaz hale getirildi).
-
1964 Johnson Mektubu ve Etkileri: Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs’a müdahale etmek istemesi üzerine ABD Başkanı Johnson’ın ünlü mektubu (ABD silahlarının kullanılamayacağı, müdahalenin meşru sayılmayacağı, Sovyet saldırısı olursa NATO’nun yardım etmeyeceği tehdidi). Türkiye müdahaleden vazgeçmek zorunda kaldı.
- Bu olay, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki yalnızlığını gösterdi; temel dış politika ilkelerinin sorgulanmasına neden oldu. Türkiye, Batı Bloku yükümlülüklerinden vazgeçmeden SSCB ve Doğu Bloku ile ve üçüncü dünya (özellikle İslam) ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi hedefledi.
-
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı: 1968’den beri Denktaş-Makarios toplumlararası görüşmelerinden sonuç alınamaması. Yunanistan’ın 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta darbe yaparak ENOSİS’i gerçekleştirmeye çalışması üzerine Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak 20-22 Temmuz ve 14-16 Ağustos 1974’te Kıbrıs’a askeri harekâtta bulundu.
-
Sonuç: Kıbrıs Türkleri 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni, sonra da selfdeterminasyon haklarını kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (15 Kasım 1983) kurdu.
-