1. Temel Ayrım: Yazı mı, dil mi?
Harf İnkılabı (Yazı Devrimi) - 1928
- Bir nevi “kıyafet” değişikliğidir. Arap harfleri atıldı ve Latin harfleri alındı lâkin dilin kendisine (kelimelere) henüz dokunulmadı.
Dil Devrimi (Kurumlaşma) - 1932
- Türk Dili Tetkik Cemiyeti (TDK) kuruldu ve kelimelerle oynamaya, kelimelere dilin kendisine dokunmaya başladık.
2. Cumhuriyet Öncesi Sadeleşme: “Yeni Lisan” Hareketi
- 1911, Selanik. Genç Kalemler Dergisi yayımlıyor.
- Ömer Seyfettin (Makaleyi Yazan), Ali Canip Yöntem (Teorisyen), Ziya Gökalp (Sosyolog, fikir babası).
- Felsefesi: İstanbul Türkçesini esas alalım, yazı dili ile konuşma dili arasındaki uçurumu kapatalım. Arapça-Farsça gramer kurallarını (tamlamaları) atalım ama halkın diline yerleşmiş kelimelere dokunmayalım.
3. Dil Devrimi’nin 3 Kritik Evresi (1932-1938)
3.1. Dönem: Tasfiyecilik / Aşırı Özleştirme (1932-1934)
- Dilimizde Arapça ve Farsça ne varsa atalım girişimidir.
- Halk ağzından derlemeler yapılmış, eski metinler taranmış, “tarama dergisi” ve “cep kılavuzları” çıkarılmıştır.
- Sonuç: Felaket :D Kantarın topuzu kaçtı adeta. Gazeteler “Kamutay” (TBMM), “saylav” (Milletvekili) gibi kelimelerde doldu ama halk anlamadı.
- Durum: Dil anarşisi ve çıkmaz. Atatürk bile Nutuk’taki o akıcı dilini kaybetti, anlaşılmaz metinler yazdı denemek için.
3.2. Dönem: Ilımlı Özleştirme (1934-1936)
- Olay: Hatadan dönüldü. “Yahu biz napıyoruz kardeşim? Kimse kimseyi anlamıyor ki.” denilen dönem.
- Atatürk müdahale ediyor, “Dili çıkmaza soktuk, bırakalım kend mecrasında aksın.” diyor.
- Yaşayan Türkçeye dönüş var, halkın benimsediği “kitap”, “kalem” gibi Arapça kökenli ama Türkçeleşmiş kelimelere dokunmama kararı alındı.
3.3. Dönem: Güneş Dil Teorisi (1936-1938)
- Bilimsel teoriden ziyade stratejik ve politik bir manevradır.
“Bütün diller Orta Asya’daki ilk güneş kültünden ve Türkçedem doğmuştur.”
- Amaç tasfiyeciliği durdurmaktır. “Nasıl durduracak ki?” E eğer bütün diller Türkçeden geldiyse, Arapça ve Farsça kelimeler de aslında “öz be öz Türktür”. O hâlde onları atmaya gerek kalmaz :D
- Sonuç itibariyle dildeki yasakçılık kalkıyor, dil rahatlıyor. Tasgiyeciliğe bilimsel (!) bir kılıf ile son veriliyor.
4. Atatürk ve Geometri (1937)
- Devrimin en somut ve en başarılı meyvesidir bu.
- Atatürk bizzat oturup (isimsiz olarak) bir geometri kitabı yazıyor. Bugün matematikte kullandığımız terimlerin çoğu Atatürk’ün icadıdır denilebilir.
- Müselles → Üçgen
- Murabba → Dörtgen
- Zaviye → Açı
- Hatt-ı Vasat → Çap
- Mekân → Uzay
- Satıh → Yüzey
- Artı, eksi, bölü, çarpı vesaire…
5. Güncel Sorunlar (Dil Kirliliği ve Yozlaşma)
a) Tabela Kirliliği (Batı Hayranlığı)
- Dükkan isimleri “center”, “plaza”, “tower”, “garden”, “showroom” vesaire.
- Kafe demek yerine marjinal gözükeceğim diye “café” yazmalar falan filan.
b) Kısaltma Sorunu (K Sesi)
- Türkçede “ka” sesi yoktur (harf olarak), ünsüzler “e” sesiyle okunur.
- TDK → te-de-ke diye okunur,
te-de-kadiye değil.
c) Dublaj Türkçesi
- Yabancı filmlerin kötü çevirileri dile sızdı.
- “Seni görmek ne güzel” (Nice to see you). Türkçede böyle denimez, “hoş geldin” veya “nerelerdesin” falan denir.
- “Lanet olsun dostum!” (damn it!) Sokakta kimse böyle konuşmaz.
- Devrik cümleler ve “yapıyor olacağım” (will be doing) gibi İngilizce gramerinin Türkçeyi tacizi.
d) Klavye savaşı (f vs q)
- F Klavye: Türkçenin harf frekansına (en çok kullanılan harfler parmakların en rahat olduğu yerde) göre bilimsel olarak dizayn edilmiştir, millîdir.
- Q Klavye: Daktilo sıkışmasın diye İngilizceye göre dizayn edilmiş ve bize de dayatılmıştır.
- Eğitimin ve teknolojinin Q klavyeye teslim olması sorun denilmiş.